tepebeldesi21
TEPE BELDESİ  
  Ana Sayfa
  Ekonomi
  Tarihçemiz
  Ulaşım
  Sosyal yapı
  Tarihte iz bırakanlar
  Kurmanci
  İletişim
  Yüresel özellikler
  Top liste
  Ziyaretçi defteri
  Tepe Bucağı İlköğretim Okulu
  Tepe beldesi yatılı ilk öğretim okulu
  Bismil Tarihçesi
  Tepe Beldesi
Bismil Tarihçesi

 

       Tarihçe

 

       Yaklaşık 300 yıllık bir mazisi olan Bismil, Bismil adlı bir kişinin önderliğinde kurulmuştur. En eski mezar taşları 270-350 yıllıktır. 1925"li yıllarda nahiye olan Bismil2' o tarihlerde 74 köy bağlı idi ve nüfusu 889 olup, 173 ev bulunuyordu. Bismil'in etrafındaki köylerden Türkmenacı, Köseli, Tezekli, Darlı, Seyithasan, Ambar, Korukçu, Babahaki, Çöltepe, Yukarı Kengerli, Şarabi, Karaahmetli, Mollafeyat ve Baharlı köyleri Göçmenlerle Kürtlerin birlikte yaşadıkları yerleşim yeri idi.

 

       1936 yılında Diyarbakır'ın altıncı ilçesi olan Bismil, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Diyarbakır iline bağlı en büyük ilçedir. Kuruluşu yeni olmakla beraber, son yıllarda yapılan arkeolojik kazılar neticesinde tarihinin çok eskilere dayandığı anlaşılmıştır. İlçenin merkezinde eski kalıntılara rastlanmamakla beraber, İlçe yakınlarında bulunan bazı köylerde çok eski yerleşim ve ören yerlerine rastlamak mümkündür. Eski adı Bahremki veya Tepe-i Barava olan Tepe Beldesi tarihi kalıntıların ve eski yerleşim yerlerinin bulunduğu bir beldedir. Bu Beldemizin güney doğusunda bulunan ve yüksekliği 100 metre olan Cimşit Höyüğünün üstünde her devre ait çanak, çömlek, iri tuğla ve kiremit parçaları ile taştan yapılmış gülleler bulunur. Bu höyüğün üstünde Şeyh Mehmet Ziyareti (türbesi) vardır. (Basri KONYAR Diyarbakır Yıllığı 1936) Bismil'in yanı başında bulunan Aralık köyünde de tarihi kalıntılar mevcuttur. Bu köyün güneyindeki Doruç ve hazine kumu mevkiinde tarihi kalıntılara rastlanmıştır. Kurmuşlu çayı ile Dicle nehrinin birleştiği yerde yapılan kazılarda Asurlulara ait bazı eserler bulunmuştur.

 

       Bundan 4.000 yıl önce (M.Ö.2000) Asurlular ile Huriler arasında Dicle ovasının paylaşımı ve Mezopotamya üzerinde egemen olma isteğiyle sürekli savaşlar meydana gelmiştir. Asurlular şimdiki Üçtepe köyünde bulunan ve halen çok büyük bir kısmı tepe altında bulunan büyük bir saray yaparak, burayı Hurilere saldırıda ileri üs karakolu olarak kullanmışlardır. Bu sarayın adı Tuşpa olup, Asur kralı Asurbanipal tarafından yapıldığı tahmin edilmektedir. Bu sarayın bulunması 1865 yılında ünlü İngiliz seyyahı Taylor'un Bismil'e gelerek Üçtepe höyüğü üzerinde yapmış olduğu kazıda Asurca yazılı iki dikilitaş'ı bulması ile başlamıştır. İngiliz seyyah Taylor, bulduğu bu dikili taşları alarak Dünyaca ünlü en büyük müze olan Biritish Müzesine götürmüş ve halen bu kitabeler orada sergilenmektedir. İşte bu dikilitaşların müzede sergilenmesi ile dünyanın gözü İlçemize çevrilmiştir. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Ana Bilim Dalı Profesörlerinden Sayın Veli SEVİN'in başkanlık ettiği 12 kişilik bir kazı heyeti ilçemize gelerek bu höyük üzerinde kazı ve incelemelere başlamıştır. Yapılan 4 kazı sonucunda 1989 yılında dünyanın harikalarından sayılan ve 6 metre kalınlığında ve adı tarihte Tuspa olarak geçen büyük bir Asur Sarayının kalıntıları bulundu. Yine bu kazılarda Huriler, Asurlular, Romalılar ve Helenistik çağa ait bir çok altın, bronz heykeller, çeşitli paralar, cam eşyalar ve çok sayıda tarihi eserler bulunmuştur. Bulunan bu eserler halen Diyarbakır Müzesinde sergilenmektedir. Ancak daha önce bulunan dikilitaşlar (Kitabeler) ne yazık ki ülkemize getirtilememiştir. Bu höyüğün dünyanın en eski yerleşim birimlerinden biri olduğu ve bulunan sarayı Asurlara ait dünyanın en büyük casusluk merkezi olduğu kazılarla ortaya çıkarılmıştır. (Bu yazı Bismil Haber Gazetesinin 1989 yılında yayınlanan 47.sayısından alınmıştır.) Asurlar stratejik önemi bulunan bu sarayı Şimdiki Diyarbakır'a bağlamak için Üçtepe ile Ambar beldesi arasında bulunan Dicle nehri üzerine bir karayolu köprüsü yaptırmıştır. İpek Yolunun güney kolu bu köprü vasıtası ile yapılmakta idi. Bu köprünün kalıntılarının halen Dicle altında mevcut olduğu, taşlarının da demiryolu köprülerinde kullanıldığı rivayet edilmektedir. Asurlar M.Ö. 1050 yılında Hurileri büyük bir yenilgiye uğratarak Mezopotamya'nın içlerine çekilmelerini sağlamıştır. Bu savaşta Dicle nehrinin insan kanından dolayı kırmızı aktığı rivayet edilmektedir. Asur Orduları yaptıkları her seferde hem Huri, hem de Urartu medeniyetlerine büyük zarar vermişlerdir. Asur Kralı Salmanasar'ın Tuspa'da ortaya çıkarılan ve kendi adına diktirdiği ve halen Londra Biritish müzesinde sergilenen iki dikilitaşta (kitabede), "Güzel Fidanlıkları dağıttım, dillere destan asma bağlarını tahrip eyledim, bahçeleri ve eşsiz güzellikteki sarayları atlarımızın ayakları altında ezdim, sazlık kadar sık ormanları yaktırıp kestirdim" sözlerine rastlanmıştır. Daha sonra Huriler toparlanarak Asurlulara büyük bir saldırı düzenleyerek Asurluların Diyarbakır havalisi üzerindeki hakimiyetine son vermiştir. İşte bu nedenle halen ilçemizin bulunduğu çevre çok eskilerde de çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Bağdat'ta elde edilen bazı arşivler doğrultusunda Ilısu Barajı suları altında kalacak olan Bismil'e bağlı Bozçalı köyündeki Cano Tepesi, Köprübaşı, Aşağısalat, Kenantepe, Yukarısalat, Şahin Tepesi, Körtik Tepesi, Demirhöyük, Ziyaret Tepesinde kazılar yapılmış ve bir çok eser kurtarılmıştır.

 

       İlçemizin Kuruluşu yeni olmakla beraber adının varlığı ile ilgili şimdiye kadar 3 rivayet ortaya atılmaktadır. Bu üç görüş ve rivayet çeşitli zaman dilimlerinde meydana geldiği için üç görüşün de haklılık payları mevcuttur. Ancak son görüş halen kabul görmektedir.

 

BİRİNCİ RİVAYET: Bundan takriben 2000 yıl önce İran tarafından gelen köle tacirleri Bismil'in Kurmuşlu köyü yakınlarında konaklarken köleler arasında çıkan bir isyanla köle tacirlerinin imha edildiği ve bu kafilede bulunanların uzun yıllar halen kalıntıları bulunan eski mağara ve köprünün bulunduğu mevkide kalarak hayvancılık ve balıkçılıkla uğraştıkları tahmin edilmektedir. Dicle Nehrinin sık sık yatak değiştirmesi sonucunda yapılan evlerin yıkılması ile yerleşim yerlerini değiştirmek zorunda kaldıkları ve bu amaçla halen harabeleri bulunan ve Bismil'in içme suyunun önemli bir kısmının sağlandığı KIRK-PIYAR mevkiinde 20 evlik bir yerleşim yeri kurdukları ve Kürtçe BİSTMAL olarak adlandırılması sonucunda Dicle'nin Şimdiki güney kesiminden geçen İpek Yolu kervancıları bu mevkiye BİSTMAL dediği ve daha sonraki yıllarda bu adın Bismil olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir.

 

İKİNCİ RİVAYET: Evliye Çelebi 1600 lü yıllarda Seyahatnamesinde Diyarbakır hanlarında konaklayan Kervan sahiplerinin biri birine "PİS MİLİ" nasıl geçtiklerini sorduklarını, çünkü Dicle nehrinin oluşturduğu ve bataklık haline gelen alüvyonları (ki;bu yörede buna MİL denildiği bilinmektedir) deve kervanlarının aşmakta zorlandıkları ve bu mevkiin PİSMİL olarak adlandırıldığı ve daha sonraki yıllarda PİSMİL adının BİSMİL olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir.

 

ÜÇÜNCÜ RİVAYET: 1700 lü yılların başında tahminen Konya'dan veya Musul'dan gelen bir aşiret şimdiki Of Köyü ve Pamuk Çay karşısındaki DOLAMA mevkii denilen yerde yerleşim alanı kurup, bilahare Dicle nehrinin güney kesiminde konakladıkları ve bu aşiretin isminin BASMİL aşireti olduğu ve bu yerleşim yerine uzun zaman BASMİL denildiği ve Cumhuriyet döneminde adının BİSMİL olarak değiştirildiği rivayet edilmektedir.

 

       Yeryüzü şekilleri

 

       Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde ve bağlı bulunduğu Diyarbakır ilinin doğusunda yer alan ilçenin yüzölçümü 1.748 KM2 olup, deniz seviyesinde yüksekliği 550 Metredir. Bismil İlçesini Kuzeyinde Silvan ilçesi, Doğusunda Batman ili, Güneyinde Savur ilçesi, Güneydoğusunda Gercüş ilçesi, Güneybatısında Çınar ilçesi ve Batısında Diyarbakır ili bulunmaktadır. Diyarbakır il merkezine uzaklığı 55 Km.dir. Yerleşim alanı düzlük olup, Dicle Ovasının verimli topraklarına sahiptir. İlçe Bahremki ovasında kurulmuştur. Kuzeyinde ve güneyinde hafif tepelikler bulunmaktadır. İlçe genelinde önemli yükseltiler olmayıp sadece Kuzey, Güney ve Güneydoğu istikametinde hafif tepeler bulunmaktadır. Bunlar Kuzeyde Kırkpınar tepesi 625 metre, Güneyde Orta Tepesi 588 metredir. Kızıl yar sırtı 600 rakımlı tepeleri mevcuttur.

 

       Akarsu ve Gölleri

 

       İlçeyi Kuzey, Güney yönünde adeta 2' ye ayıran Dicle nehrinin hayatiyet kazanmasında büyük rol oynayan önemli çaylar; ilçenin Güney bölgesinde Göksu çayı, Kurmuşlu çayı ve Savur Çayı, Kuzey bölgesinde ise Ambar çayı, Pamuk çayı, Salat çayı ve Batman ili ile Bismil ilçesi arasında tabii sınır oluşturan Batman Çaylarıdır. Bu çaylar ilçe ekonomisinde hayati önem taşımaktadır.

 

       Göl yönünden oldukça şansız olan ilçemizin tek gölü mevcut olup, bu göl Çöltepe köyü yakınlarında bulunmaktadır. Çöltepe ile Gültepe arasında bulunan bu gölün kaynağı hakkında hiçbir bilgiye rastlanmamıştır. Bu göl ile ilgili değişik rivayetler vardır. Bunlardan en önemlisi çiftçinin biri camuslarını sulamak için gölün kıyısına getirir. Bu arada camuslar suya dalarlar. Çiftçi bunların çıkmasını bekler, çıkmazlar birkaç gün sonra Aşağı sazlık yakınlarında Kaniya Kabı denilen kaynaktan çıktığı rivayet edilir. Bir başka rivayet te bu gölde yarısı kız yarısı balık olan bir mahluk bulunduğudur. Zaman zaman gölün kıyısına çıkıp saçını taradığını görenler olmuştur diye rivayet edilmektedir. Çakıllının güneyinde ikiz göl diye anılan iki göl daha mevcuttur. Bunlarla ilgili olarak ta değişik rivayetler mevcuttur. Yine bunlardan en önemlisi atını sulamak için gölün kıyısına getirir. Merasının iyi olduğunu gören çiftçi atını otlamaya bırakır. Atı kızgınlığa gelmiştir. Bir ara bakar ki gölden bir at çıkar ve kendi atı ile çiftleşir. Adam buna sevinir. Bir yıl sonra atı çok mükemmel bir tay doğurur. Adamın atı tekrar kızgınlığa geldiğinde onu tekrar o gölün kıyısına getirir. Kısrağının tekrar çiftleşmesini beklerken yine aynı at gölden çıkar bu sefer çiftleşeceği yerde tayı alıp götürür. Çiftçi belli zaman aralıklarıyla gelir ama ne tayını görür nede gölden çiftleşmek için çıkan atı görür. Bu yüzden o göle at gölü de denir. .Derinliği yer yer 15 metreye yaklaşan gölden sulama amacı ile yararlanılmaktadır.

 

       İklimi

 

       Kızıltepe ve Şanlıurfa'da tropikal bitkilerin yetişmesine karşılık tam bir karasal iklime sahip olan ilçemizde Akdeniz'e özgü bitkiler yetişmemektedir. İlçemiz sınırları içersinde ormanlık alanı yoktur. Mevcut olan ağaç kümeleri, genellikle dere kenarlarındaki söğüt ve kavaklar ile bahçe içlerindeki dut, kayısı ve akasyalardan oluşur.

 

       Mardin Eşiği Dağları ilçemizin güneyinden geçmektedir. Bu dağlara halk arasında kalleş dağlar adı verilmektedir. Çünkü Akdeniz'den ve Ortadoğu'dan gelen sıcak hava akımının İlçemize girmesini engellemektedir.Güneydoğu Toroslar ilçemizin kuzeyinden geçerek, kuzeyden gelen soğuk hava kütlelerinin ilçemize girmelerini engelleyerek kış sıcaklıklarının yüksek kalmasını sağlamaktadır.

 

       İlçede yıllık yağış ortalama miktarı 1 M2 ye 450 mm dir. Yıllık yağış % 20 sonbahar, % 42 Kış, % 36 ilkbahar, % 2 yaz mevsiminde olmaktadır. Yaz ayları çok az yağış almaktadır. Ortalama yıllık yağışlı gün sayısı 48 gündür. Kar yağışı nadiren görülmekte olup bazen 15 cm yi bulmaktadır. Kar'ın yıllık yerde kalma süresi 6 gündür. Yıllık ortalama sıcaklığı da 16 derecedir.

 

       Ekonomi

 

       Tarım ve hayvancılık

 

       İlçemizde tarım arazileri geniş yer kaplamasına rağmen tarımsal üretim ve verim henüz istenilen düzeyde değil. Bunun en önemli nedeni Karasal iklimin görülmesi ve buna bağlı olarak çiftçilerimizin kuru tarım faaliyetlerini sürdürmeleridir. Bunun sonucunda ilçemizde tahıl ekim alanı oldukça geniştir. Ancak sulu tarım alanlarının mevcut olması ve sanayi bitkilerinin önemli oranda yetişmesi ilçemiz tarımında sulamanın başlamış olduğunu göstermektedir. Bu gelişmenin devam etmesi ve günümüzde %23 olan sulu tarım alanlarının yakın bir gelecekte daha da artması beklenmektedir. Yaz mevsiminin kurak geçmesi, sıcaklıkların aşırı derecede yüksek olması ( 40-45 C ) ve buharlaşmanın fazla olması su ihtiyacını arttırdığı için bu gelişmenin önündeki en önemli engellerdir. İlçe yüzölçümü : 1.748.000 Dekar, Kuru tarım alanı : 1.120.000 Dekar, Sulu tarım alanı: 350.000 Dekar, Çayır ve mera: 94.000 Dekar, Tarım dışı alan: 184.000 Dekar alan bulunmakta olup ilçemizde ekilen ürünler pamuk, buğday, arpa, mercimek, nohut, tütün, şeker pancarı, karpuz, kavundur. T.M.O.'nin 2 si merkezde, 1 tanesi de Tepe beldesinde olmak üzere 3 adet Silosu (Depo) bulunmaktadır. Toplam kapasiteleri 42.000 tondur.

 

       İlçemizde hayvancılık faaliyeti, halkın temel geçim kaynakları arsında yer alır ve tarımdan sonra gelen ikinci sektördür. Daha çok küçük yerleşim birimlerinde sürdürülen bu ekonomik faaliyette, küçükbaş hayvan beslenmekte. Bütün köy ve mezralarda, arazisi olsun veya olmasın hemen hemen tüm aileler kendi hayvansal gıda ihtiyaçlarını karşılayacak sayıda küçükbaş hayvan beslemektedir. Çünkü ilçede görülen yarı kurak Karasal iklimden dolayı, çayır ve meralarında ancak kısa ömürlü ve cılız otsu bitkiler yetişebilmekte ve bu da yalnız küçükbaş hayvancılığa imkan tanımaktadır. Son zamanlarda sayıları az da olsa kurulan modern besicilik ahırlarında büyükbaş hayvan beslenmesine başlanmış. Ancak hayvan besiciliğinin modern anlamda teşvik edilmesi için, deri işleme tesislerin kurulması, yem üretimi, hayvan besleme ve ıslahı ile et kombinası kurulması, ilçe ekonomisine büyük katkı sağlayacaktır.

 

       Nüfus ve Yerleşme

 

       22 Ekim 2000 Genel Nüfus sayımına göre İlçe Merkezinin nüfusu 61.182, köy ve belde nüfusu 126.885 olarak tespit edilmiştir. İlçe genelinde 51886 kayıtlı seçmen mevcuttur. Önceleri Bakacak nahiyesine bağlı küçük bir köy olan Bismil 1930 yıllında bucak ve 1936 yılında 3197 sayılı Yasa ile Diyarbakır'ın altıncı ilçesi olmuştur. İlçenin Tepe Beldesi, Ambar Beldesi ve Y. Salat Beldesinde Belediye teşkilatı kurulmuştur. 108 köy ve 91 mezrası bulunmaktadır.

 


 
   
Bugün 1 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol